Devlet
Bakanı Zafer Çağlayan, ''Tartışmaktan korkmayalım. Yeter ki, ülkemizin
menfaatlerini kendi menfaatlerimizin önüne koyabilelim. Bu yüzden, döviz kurunu
da tartışalım, faiz oranlarını da tartışalım, enflasyon hedeflemesini de
tartışalım'' dedi.
Çağlayan, Türkiye İhracatçılar Meclisi'nin (TİM) Ağustos ayı
ihracat rakamlarının açıklandığı basın toplantısında, birçok olumsuzluğa karşın
8 aylık süreçte ihracatçıların performansının gayet iyi olduğunu, orta vadeli
107,5 milyar dolar olan hedefin rahatlıkla aşılabileceğinin gözüktüğünü
söyledi.
Geçen ay hazırgiyim ve konfeksiyon ihracatının otomotiv
ihracatının önüne geçmesinin önemine işaret eden Çağlayan, Avrupa pazarındaki
gelişmeleri hatırlatarak, otomotiv sektörünün Eylül ayında açığı kapatacağına
inandığını ifade etti.
Türkiye'nin ABD'ye olan ihracatının geçen ay bu yıl içindeki en
yüksek değere ulaştığını hatırlatan Çağlayan, ülke masaları çalışmasının
meyvelerini vermeye başladığını, 1 milyar dolar ihracat yapılan ülke sayısının
da yükseldiğini kaydetti.
Zafer Çağlayan, ''Bu gelişmeler güçlü olduğumuz pazarlara
yenilerini ekleyerek pazarlarımızı çeşitlendirdiğimizi gösteriyor'' dedi.
Türkiye'nin Çin'e ve İsrail'e olan ihracatının da arttığına
işaret eden Çağlayan, 8 aylık dönemde 180 farklı bölgede ihracatın artış
gösterdiğini belirtti.
Çağlayan, ''Daha fazlası olurdu ama bizim şimdi bunun niye
olmadığını iyi analiz etmemiz ve neler yapacağımıza bakmamız gerekiyor'' dedi.
Kapı kapı dolaşarak ülkelere çıkarma yaptıklarını, ziyaret
ettikleri ülke sayısının 58'e ulaştığını anlatan Çağlayan, ''İhracatçı ailesine
teşekkür etmek istiyorum. Her biri adeta cengaver gibi olumsuzluklara rağmen
çok yoğun çalışıyor, çoğu zaman karlarından vazgeçiyorlar'' dedi.
İhracatçıların yaşadığı sorunları Türkiye'nin tartışmak zorunda
olduğunu, bunun sadece ihracatçının sorunu olmadığını ifade eden Çağlayan şöyle
devam etti:
''Tartışmaktan korkmayalım. Yeter ki, ülkemizin menfaatlerini
kendi menfaatlerimizin önüne koyabilelim. Bu yüzden, döviz kurunu da
tartışalım, faiz oranlarını da tartışalım, enflasyon hedeflemesini de
tartışalım. İhracatçılarımızdan gelen, benim de pek katılamadığım Tobin vergisi
uygulaması gibi, sermaye girişine kontrol getirecek uygulamalar doğru mu değil
mi, dünya ne yapmış onu tartışalım. Sermaye girişlerini doğrudan kontrol yerine
bankaların ve finans kurumlarının bunları kullanmasına sınırlama getirilmesine
yönelik önerileri tartışalım.''
Türkiye'nin bugün pul olan parasını değil, değerli parasını
tartıştığını hatırlatan Çağlayan, ülkelerin ihracatta rekabet güçlerini
artırabilmek için kendi parasının değerini düşürmeye çalıştığını hatırlattı.
Çağlayan, ''Bilmemiz gereken bir şey var ki ekonomide hiçbir şey
tabu değil, değişmez de değil. Ona göre politika geliştirmek, yeni dünya
ekonomisinin olmazsa olmaz şartı. Küresel krizde bunu gördük. Bugün bütün
ülkeler bütçe finansman dengelerini sağlayabilmek için ihracatlarını artırmaya
çalışıyor'' diye konuştu.
-''REKABETÇİ KURA İHTİYAÇ VAR''-
Dalgalı döviz kurunun iniş ve çıkışlarda, krizlerde ekonomiyi
koruyan en önemli şok emme mekanizması olduğunu anlatan Çağlayan, tartıştıkları
konunun kur politikasının rekabetçiliği olduğunu, hedeflerinin yüksek kur değil
rekabetçi kur olduğunu söyledi.
Rekabetçi olmayan kurun, ithalatı, cari açığı artırdığını
belirten Çağlayan, feryatlarının bu konuda olduğunu ifade etti.
Zafer Çağlayan, ihracatçılar ile bir yol haritası
hazırlayacaklarını ve eylül ayı sonunda; iş dünyasının bütün kuruluşlarının en
üst düzey temsilcilerinin, sanayicilerin, ihracatçıların, ilgili kamu kurumlarının
üst düzey yöneticilerinin katılacağı bir Arama Konferansı'nda masaya
yatıracaklarını söyledi.
Çağlayan, Merkez Bankası'nın döviz rezervlerini artırmaya
yönelik nasıl bir yöntem oluşturulabileceği üzerinde çalışacaklarını, ayrıca
Eximbank bünyesinde kur istikrar fonu oluşturulması ve istihdam maliyetlerinin
azaltılması konularında da çalışacaklarını söyledi.
Türkiye'nin en fazla ithalat yaptığı sektörleri mercek altına
aldıklarını anlatan Çağlayan, Türkiye'nin kaybedecek kaynağı olmadığını, buna
izin vermeyeceklerini dile getirdi.
Girdi Tedarik Stratejisi çalışmaları hakkında da bilgi veren
Çağlayan, ara malı ithalatında yüksek paya sahip olan demir-çelik ve
madencilik, tekstil, kimya, otomotiv, makina ile tarım ve gıda sektörlerinde
çalışma başlattıklarını söyledi.
Ekiplerin sektörlerde yer alan firmalarla birebir görüşerek
tespit ile politika önerilerini almaya başladığını anlatan Çağlayan, şöyle
devam etti:
'' Bunun yanında, Girdi Tedarik Stratejisi'nin en önemli
hedeflerinden birisi orta-yüksek teknolojili üretimin geliştirilmesi hedefine
dönük tedarik politikaları geliştirilmesidir.
Bu kapsamda, ihracata dönük üretimimizin desteklenmesini
sağlayan Dahilde İşleme Rejimi (DİR) uygulamasını gözden geçiriyoruz. Hedef
sektör ve ürünlere göre DİR kapsamı değiştirilebilecek, daraltılabilecek ya da
genişletilebilecektir. Bu şekilde hangi alanlarda üretimin daha fazla
destekleneceği ortaya konulabilecek ve strateji kapsamında daha tutarlı adımlar
atılması sağlanmış olacaktır. Bu çerçevede, demir-çelik sektörü kapsamındaki
ara malı ithalatı ve girdi tedarik ihtiyaçlarına ilişkin detaylı tespitler, 23
Eylül 2010'da yapılması planlanan İhracata Dönük Üretim Stratejisi
Değerlendirme Kurulu'nun ikinci toplantısında sunulacak ve değerlendirilecek.''
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder