31 Ağustos 2013 Cumartesi

INDESİT COMPANY VE AVRUPA SENDİKALARI KOMİSYONU (EWC)

Seminerde Indesit Company Kalite ve Çevre Direktörü Enrico Cola, küresel iklim değişikliğine bağlı olarak Indesit Company’nin ürünlerinde sağladığı yüksek performans ve yüksek enerji tasarrufu yatırımları ile genel olarak çevresel kalkınma politikaları hakkında bilgi verdi. Indesit Company ürünlerinden A+ sınıfı Hotpoint-Ariston Quadrio Buzdolabı, Indesit Moon Çamaşır Makinesi ve A sınıfı Hotpoint-Ariston Flexipower Bulaşık Makinesi’ni sürdürülebilir ürünlere örnek olarak gösteren Cola, 1997 yılında bir günde 1,4 kilovat/saat olan enerji tüketimini günümüzde Indesit Company’nin 0,70 kilovat/saate indirdiğini belirterek 10 yıl içerisinde yüzde 60 enerji tasarrufu sağladığını dile getirdi. Sürdürülebilir kalkınma politikaları kapsamında atık yönetimi ve geri dönüşüm konularının da öneminin altını çizen Cola, Ecodom tarafından yapılan bir ankete göre doğru atık yönetimi ve beyaz eşyaların geri dönüşümünün İtalya’nın yıllık karbondiyoksit emisyonunu yüzde 3 azaltacağını, 119 bin ton yağ tasarrufu ve 230 bin ton demir, bakır, çelik, plastik ve cam maddenin geri kazanımını sağlayacağını belirtti. 

Indesit Company ile Avrupa Sendikaları Komisyonu (EWC) işbirliği ile sürdürülebilir kurumsal kalkınma uygulamalarına yönelik çalışanlarla sosyal diyaloğu artırmak amacıyla düzenlenen “Sürdürülebilir Kurumsal Kalkınma Semineri” 21-23 Ekim 2009 tarihleri arasında İstanbul Point Hotel’de gerçekleştirildi. Açılış konuşmalarını Indesit Company İK Direktörü Neriman Ülsever, Indesit Company Endüstri İlişkileri Yöneticisi Angelo Stango, AB- Türkiye Sendika Koordinasyon Komitesi Koordinatörü Yücel Top ve Manisa Türk Metal Sendikası Şube Sekreteri Arif Yılmaz’ın yaptığı seminerde, ekonomik, organizasyonel, sosyal ve çevresel alanlarda sürdürülebilir kalkınma uygulamaları hakkında bilgi verilirken, kurum çalışanlarının sürdürülebilir kurumsal kalkınma uygulamaları hakkında bilgilendirilmesinin önemi ve bu uygulamaların kurum ve çalışanlarına sağladığı avantajlar ele alındı. 

Üç gün süren eğitim seminerinde şirketlerin uyması gereken hukuki tablo, iklim değişimi ve yeni endüstriyel politikalar hakkındaki güncel verilere de yer verildi. CGIL (İtalya İşçi Konfederasyonu) Uzmanı Guiseppe Farina ise aynı alanda farklı İtalyan şirketlerin gerçekleştirdiği başarılı çalışmaları ve sonuçlarını paylaşırken, Muğla Üniversitesi Öğretim Görevlisi Ramazan Günlü 
Türkiye’deki sürdürülebilir kalkınma politikalarına, Indesit Company Kalite ve Çevre Direktörü Enrico Cola da Indesit Company’nin kurumsal sürdürülebilir kalkınma politikalarına değindi. 
Indesit Company 

Indesit Company Avrupa’nın ikinci, dünyanın beşinci büyük ev aletleri üreten kuruluşu. Hâlen yönetim kurulu başkanı olan Vittorio Merloni tarafından 1975’te kurulan şirketin hisse senetleri, 1987’den bu yana Milano’da işlem görüyor. Indesit, Hotpoint-Ariston ve Scholtès ana markalarından oluşan Indesit Company, 2006’dan beri yılda 16 milyondan fazla ev aleti satarak, 2008 yılında “3,2 milyar Avro” satış rakamına ulaştı. Indesit Company’nin dünya çapında 18 üretim tesisi, 24 ticari şubesi ve 17 binin üzerinde çalışanı bulunuyor.


Seminerde Avrupa Birliği adına söz alan ETUC (Avrupa Sendikalar Konfederasyonu) Uzmanı Giuseppe D’Ercole, bu alanda AB’nin sunduğu bazı önerileri paylaşırken işçi sendikaları uzmanı Uliano Stendardi de işçilerin işletmelere nasıl dahil edilebileceği konusunda görüşlerini aktardı. 

30 Ağustos 2013 Cuma

KOSGEB DESTEKLERİ KAYIT BİLGİLENDİRME SEMİNERİ DÜZENLENDİ


KOSGEB Destekleri Bilgilendirme Semineri’nin açış konuşmasını yapan Aliağa Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Saka, yasal değişikliğin ardından KOSGEB’in daha geniş sektörel tabana destek sağladığını kaydetti. Saka, “Ekonomik krizin etkileri sonucu finansa erişmekte güçlük çeken işletmelerimiz için KOSGEB bir çok imkan sunuyor. Sadece kredi desteği değil, bunun yanında nitelikli eleman desteği, teknik altyapı, fuarlara katılım ve tanıtım gibi konularda bir çok destek uygulaması mevcut. Üyelerimizin tüm bu olanaklardan faydalanması için ön koşul ise KOSGEB eri tabanına kaydolmak” dedi. 
Aliağa Ticaret Odası ve KOSGEB İzmir İşletme Geliştirme Merkez Müdürlüğü (İzmir İGEM) işbirliğinde Aliağa’da KOSGEB Destekleri ve veri tabanına kayıt bilgilendirme semineri düzenlendi. Aliağa Ticaret Odası Konferans Salonunda gerçekleştirilen seminerde, KOSGEB İzmir İGEM Müdürü Kazım Akgün, katılımcılara KOSGEB’in kuruluş ve faaliyetleri ile destekleri hakkında bilgiler verdi. Seminere Aliağa Ticaret Odası üyeleri, Bankaların Şube Müdür ve yetkilileri ile Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirler büyük ilgi gösterdi. 


KOSGEB İzmir İGEM Müdürü Kazım Akgün’ün KOSGEB’in hedef kitlesine ulaşması için başarılı çalışmalara imza attığını kaydeden Saka, “KOSGEB izmir İşletme Geleiştirme Müdürlüğü, meslek odalarının, birliklerin, İşletmelerin bulunduğu her yere giderek KOSGEB’i tanıtıyor. Destekleri anlatıyor. Bugün de Odamızda sizlerle bir araya geldi. Bölge ekonomimize, sanayi ve ticaret erbabımıza verdiği destekten dolayı Sayın Kazım Akgün nezdinde KOSGEB’e çok teşekkür ediyoruz” dedi. 

KOSGEB İzmir İGEM Müdürü Kazım Akgün de, “Biz her kurumla işbirliği yapıyoruz. Ancak Aliağa Ticaret Odası kapıları bize her zaman açık olan ve çok iyi işbirliği yaptığımız kurumların başında geliyor. 
Türkiye’nin en önemli sanayi kentlerinden biri olan Aliağa’da, ekonominin nabzını tutan Aliağa Ticaret Odası’nda sizlerle birlikte olduğumuz için büyük memnuniyet duyuyoruz” dedi. 


KOSGEB bilgilendirme seminerinde uygulamalı olarak bir işletmenin KOSGEB veri tabanına kayıt işlemi yapıldı. Katılımcılara, veri tabanı kayıt işlemleri aşama aşama uygulamalı olarak gösterildi. Uzmanlar, Katılımcıların merak ettiği soruları yanıtladı.

KOSGEB İzmir İGEM Müdürü Kazım Akgün, “destek.kosgeb.gov.tr adresinden girerek KOSGEB veri tabanına kaydolan Ticaret Erbabı ile tüm KOBİ’lere, ilk 3 ayı ödemesiz geri kalanı aylık eşit taksitler halinde toplam 15 ay vadeli 25 bin TL üst limitli kredi kullandırılacak. Şahıs işletmelerinde işletme sahibinin kadın girişimci olması halinde kredi üst limiti 30 bin TL olacak. KOSGEB Veri Tabanına kayıtlı işletmeler, direkt olarak bu kredi programı için anlaşma yapılan 17 bankaya başvurabilecekler” Dedi 

29 Ağustos 2013 Perşembe

MAKİNA TAKIM ENDÜSTRİSİ A.Ş.

MakinaTakım’ın Kamuyu Aydınlatma Platformunda (KAP) yayımlanan açıklamasında, sermaye artırımına ilişkin Yönetim Kurulu kararına yer verildi. Açıklamada, şunlar kaydedildi: 

’’Şirket mali bünyesinin güçlendirilmesini teminen, şirketin 50 milyon (ellimilyon) TL kayıtlı sermaye tavanı içerisinde, şirketin çıkarılmış sermayesinin nakit karşılığı 22 milyon (yirmiikimilyon) TL artırılarak 28 milyon TL’den (yirmisekizmilyon) 50 milyon TL’ye yüzde 78,57143 oranında artırılmasına,

Yeni pay alma haklarının nominal değer üzerinden kullandırılmasına, yeni pay alma hakkının kullanılmasında 1 Kr. nominal değerli bir payın satış fiyatının 1 Kr. olarak belirlenmesine, kalan payların nominal değerinden az olmamak kaydı ile İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nda oluşacak fiyattan tasarruf sahiplerine satılmasına, 

Açıklamada, yeni pay alma haklarına ve tasarruf sahiplerine ilişkin duyuruların günlük yayın yapan 2 gazetenin 
Türkiye baskısında ilan edilmesinin, bu kapsamda ihraç edilecek hisselerin kurul kaydına alınması talebiyle Sermaye Piyasası Kurulu’na başvurulmasına ve gerekli işlemlerin ifası ile ilgili mercilere bildirimde bulunulması hususunda şirketimiz yönetiminin yetkili ve görevli kılınmasının da kararlaştırıldığı duyuruldu. Yeni pay alma haklarının kullanım süresinin 15 gün olarak tespit edilmesine, yeni pay alma haklarının kullanılmasından sonra kalan payların 3 (üç) işgünü süreyle İMKB’de halka arzına karar verilmiştir.’’ 

28 Ağustos 2013 Çarşamba

GEDİK DÖKÜM

Gedik Hassas Döküm Grubu Üretim Müdürü Fatma Serin, kendilerini sadece bir tedarikçi olarak konumlandırmadıklarını, müşterilerinin bir ortağı gibi çalışmayı prensip olarak benimsediklerini söylüyor. Fatma Serin “Müşterimizi ne kadar çok rekabet edebilir duruma taşırsak biz de o oranda kazançlı çıkarız felsefesiyle hareket ediyoruz. Firmamızın geniş ve tecrübeli bir uzman kadrosu var. Bu da bizim müşterilerimize verdiğimiz destek ve hizmet kalitesinde önemli bir fark yaratmamızı sağlıyor. Ayrıca geniş kalite kontrol olanaklarımızın bulunması, her türlü kontrolün bünyemizde yapılabiliyor olması rakiplerimizle karşısında bizi daha avantajlı kılıyor” diyor.  Hassas döküm alanında 28 yıldır faaliyet gösteren Gedik Döküm, yılların tecrübesiyle müşterilerinin özel parça ihtiyaçlarını karşılarken uygun malzeme seçimi ve tasarım analiziyle maliyetlerini düşürerek rekabet avantajı elde etmelerini sağlıyor. 

Gedik Hassas Döküm Grubu, maliyeti düşürücü, dayanıklılığı artırıcı doğru malzeme seçimi ve tasarım analizi çalışmalarının yanı sıra, hassas döküm işleminin ardından üretim prosesinin doğru bir şekilde tamamlanması için yapılması gerekenler konusunda da müşterilerini yönlendirerek danışmanlık yapıyor. 

Çok özel tasarımlı parçaların üretiminde kaliteyi yakalamak için ilk şartın doğru bir teknik resim olduğunu söyleyen Fatma Serin, “Teknik resimle beraber müşteriden parçanın malzemesi ve istenen tüm kalite gereksinimlerini öğreniyoruz. Ardından parçanın kullanılırken maruz kalacağı tüm etkenlerin mühendislik analizini yapıyor, daha sonra hassas döküm işlemine başlıyoruz” diyor. 

Hassas döküm, küçük ve özel tasarımlı parçalara yüksek adette ihtiyaç duyulması halinde özellikle tercih edilmesi gereken yöntem olarak öne çıkıyor. Talaşlı işlemin en aza indirilmesi, ince detayların üretilebilmesi, malzeme seçiminde serbestlik gibi avantajlar sunan hassas dökümle, kalıp yatırımları da daha ucuza geliyor. 
Gedik Döküm, hassas dökümde 50 kg’a kadar parça üretme kapasitesine sahip bulunuyor.

Özellikle enerji ve otomotiv sektöründe faaliyet gösteren müşterilerden oluşan bir portföye sahip olan Gedik Hassas Döküm Grubu, bu alandaki faaliyetlerini yüksek ısı sektörü gibi farklı diğer sektörlere de taşımayı ve hassas dökümün sağladığı avantajlardan bu sektörleri de faydalandırmayı hedefliyor. 

27 Ağustos 2013 Salı

TEKOM-PUK

Tüm belgelendirme denetimleri TUV Rheinland tarafından gerçekleştirildi. Böylece Tekom-Puk Türkiye'de kablo taşıma sistemleri üreticileri arasında üç belgelendirmeye de sahip ve entegre yönetim sistemine geçen ilk firma oldu. Kısa süre içerisinde elde edilen bu sonuçtan son derece mutlu ve kıvançlı olduklarını dile getiren İdari Genel Müdür İnci Saygın sözlerine şöyle devam etti; 

"'Önce insan, önce çevre' sloganıyla yola çıktık. Kalite, sağlık, güvenlik ve çevre bakımından yüksek standartlara ulaşmamızı sağlayan entegre yönetim sistemine, tüm Tekom-Puk ekibinin projede gösterdikleri işbirliği ve adanmışlık sayesinde kavuştuk. Ulaşılan bu kilometre taşı, kalite, insan ve çevreye duyarlılık konularındaki hassasiyetimizin ve sürekli iyileştirme, her alanda mükemmellik arayışımız konusundaki kararlılığımızın en somut örneklerinden birini oluşturuyor." 
Sektörünün öncülerinden, Türkiye'nin ilk kablo kanalı üreticisi Tekom-Puk, yaklaşık bir yıldır sürdürdüğü yoğun çalışmalar sonucunda entegre yönetim sistemini belgelendirerek bir ilke daha imza attı. Tekom-Puk yaklaşık bir yıl süren sıkı bir çalışma dönemi sonucunda daha önceden belgelendirilmiş bulunan ISO 9001 Kalite Yönetim Sistemine ek olarak belgelendirilmeleri tamamlanan İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi Standardı (OHSAS 18001:2007) ve Çevre Yönetim Sistemi Standartlarını (ISO 14001:2004) birleştirilerek entegre yönetim sistemine geçti. 


26 Ağustos 2013 Pazartesi

HİDROLİK PNÖMATİK KONGRESİ

MMOB Makina Mühendisleri Odası (MMO) tarafından altıncısı düzenlenen Ulusal Hidrolik Pnömatik Kongresi ve Sergisi (HİPKON), İzmir’de MMO Tepekule Kongre ve Kültür Merkezinde gerçekleştirildi 12-15 Ekim tarihleri arasında dört gün süren kongre, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı yanı sıra, yedi meslek örgütü, on bir üniversite ve on beş basın-yayın kuruluşu tarafından desteklendi. 

Kongre İzmir Flamenko Dans ve Müzik Atölyesi “Flamenko Esmirna” gurubunun gösterisi ile başladı. Kongrenin açılış konuşmaları ise MMO İzmir Şube Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet ÖZSAKARYA, Kongre Yürütme Kurulu Başkanı Ertan Soydan, MMO Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ekber ÇAKAR, Akışkan Gücü Derneği (AKDER) Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet KURTÖZ, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü (İYTE) Rektörü Prof. Dr. Mustafa GÜDEN ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlık Danışmanı Muzaffer TUNÇAĞ tarafından yapıldı. 
MMO İzmir Şube Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet ÖZSAKARYA kongrenin açılışında mühendislik, mimarlık, şehir plancılığı ve TMMOB’nin mesleki etik ilkelerine değindikten sonra özetle şöyle devam etti: 
“Bundan sonra da ‘ben yaptım oldu’ anlayışı ile plansız ve projesiz yapılan, düştüğü yerden bir avuç toprak alma gayreti ile yürütülen çalışmalara karşın, gözden çıkarılmak istenen mühendis, mimar ve şehir plancısı ve yüreği ülke sevgisiyle dolu yurttaşları ile tekniği, bilimi ve hukuku öncelikleri olarak kabul eden anlayışla çalışmalarını devam ettirecektir.

Oda olarak, hükümeti ve yerel yöneticileri İzmir adına, şehircilik kurallarına, bilimsel temellere, plan ve programlara dayanan, halkın yararına olan, sorun değil çözüm üreten, kentliyle paylaşılan projeler üretmeye çağırıyoruz.
Değerli konuklar, yukarıda sıraladığım amaçlar doğrultusunda, birincisi 1999 yılında bini aşkın katılımcı ile gerçekleşen Ulusal Hidrolik Pnömatik Kongresi ve Sergisi’nin altıncısını TMMOB Makina Mühendisleri Odası adına, İzmir ve İstanbul Şubelerimiz yürütücülüğünde gerçekleştiriyoruz. Diğer tüm kongrelerimizde olduğu gibi Hidrolik Pnömatik Kongremiz de, üyelerimizle ve sektör bileşenlerimizle buluşuyor olmamızdan dolayı büyük bir heyecan duyuyoruz.

MMO olarak, 1999 yılından bu yana düzenlediğimiz Ulusal Hidrolik Pnömatik Kongreleri ile demir-çelik, makina, inşaat, otomotiv, 
gemi inşa, savunma, gıda, tekstil, kimya, plastik ve ambalaj sanayinin önemli ekipman ve malzemelerini üreten ve ithal eden, projelendiren, mühendislik uygulamalarını gerçekleştiren ve satış sonrası hizmetlerini yürüten hidrolik-pnömatik sektöründe bilginin paylaşımı için etkin bir platform oluşturmayı amaçlıyoruz.
Bugüne dek düzenlenen beş kongremize, 3.586’sı kayıtlı delege olmak üzere toplam 6.650 kişi katılırken, söz konusu kongrelerde 177 bildiri sunumu, 7 panel, 39 atölye çalışması, 1 yuvarlak masa toplantısı, 4 kurs ve 3 sabah toplantısı gerçekleşti. Kongremiz ile birlikte düzenlenen sergimizde ise 386 firma katılımcı olarak yer aldı.

Bir kez daha ev sahipliğini yaptığımız kongremiz, bugüne dek akademisyeninden, sanayicisine, uygulayıcısından, bu alanda eğitim alan öğrencisine sektörün kendi içinde iletişim kurmalarına olanak tanırken, eksikliği hissedilen Türkçe yayınları sektöre kazandırdı, sektör ile ilgili düzenlenen yasa, yönetmelik ve standartlara yönelik çalışmalara müdahil oldu, sergimizin de katkısıyla sektör firmaları arasında iletişim güçlendi. 

İçinde bulunduğumuz 2011 senesinin Odamız adına kongreler, sempozyumlar ve sergiler yılı olması, bize büyük bir mutluluk ve gurur veriyor. Geçtiğimiz Nisan ayında düzenlediğimiz 10. Ulusal Tesisat Mühendisliği Kongresi ve Fuarı TESKON ile 30 Eylül-2 Ekim tarihleri arasında yine şubemiz yürütücülüğünde bir ilk olarak ulusal çapta gerçekleşen Endüstri Mühendisliği Yazılımları ve Uygulamaları Kongresi ve Sergisi’ni yoğun katılım ve başarıyla tamamladık. Bu tür çalışmalarımızı 16-17 Aralık 2011 tarihlerinde düzenleyeceğimiz İzmir Rüzgâr Sempozyumu ve Sergisi ile de devam ettireceğiz. Böylesi ufuk açıcı kongre, sergi ve sempozyumlarla hem sektörel sorunları tartıştırıp üyelerimiz ve sektör bileşenleri arasındaki iletişimi kuvvetlendirdiğimizi, hem de İzmir’in kongreler, fuarlar ve sergiler şehri olmasına katkıda bulunduğumuzu düşünüyoruz.”

Ulusal Hidrolik Pnömatik Kongresi ve Sergisi’nde bu yıl da açılış konferansı, bildirileri, atölye çalışmaları, kursları, paneli, yuvarlak masa toplantıları, söyleşileri, forumları ile dinamik bir kongre programı oluşturmayı hedefledik ve 6. Ulusal Hidrolik Pnömatik Kongresi’ni bir uygulama okulu gibi tasarladık. Bu doğrultuda 12 adet atölye çalışması, 5 adet kurs, 2 yuvarlak masa toplantısı ile işletmelerde günlük akış sırasında karşılaşılan sorunlar ve onların çözüm yolları konularındaki deneyimler uzman meslektaşlarımız tarafından katılımcılara aktarılacak. Kongre kapsamında düzenleyeceğimiz panel ile imalat, ihracat, ithalat, ARGE/ÜRGE, standardizasyon, mesleki etik, örgütlenme, eğitim gibi konularda sektörün bugünkü ve gelecekteki durumunu ortaya koymayı amaçlıyoruz.

Ulusal Hidrolik Pnömatik Kongrelerinin ilkini düzenlediğimiz tarih olan 1999 yılından bu yana geçen sürece bakıldığında; kongrelerin hidrolik pnömatik meslek alanının gelişmesine olan katkıları belirgin olarak gözlenmektedir. Bugün birçok üniversitede bu alanda hidrolik pnöamtik konularında seçimlik dersler verilmektedir. AKDER tarafından oluşturulan eğitim merkezi UAGEM’in (Ulusal Akışkan Gücü Eğitim Merkezi) verdiği eğitimlere katılan kişi sayısı 400’ün üzerindedir. Makina Mühendisleri Odası eğitim programlarında hidrolik, pnömatik ve otomasyon önemli bir yere sahiptir. Ara teknik eleman yetiştiren meslek lisesi ve meslek yüksekokulları ile sektör firmalarının ilişkileri gelişmektedir. Bütün bu gelişmelere 6.sını düzenlediğimiz Ulusal Hidrolik Pnömatik Kongrelerinin önemli katkısı olmuştur.

İlk defa 5. Kongrede başlayan ve bu Kongremiz ile devam edecek olan yuvarlak masa toplantıları bu yıl ikinci kez iki ana konu başlığı altında konunun ilgilileri tarafından tartışılacak. Yuvarlak masa toplantıları kapsamında imalatçı, uygulayıcı ve kullanıcıların katılımıyla “Pickling Flushing (Kimyasal ve Yağ ile Temizleme)” ve “Sistem Tasarımı, Fonksiyon Testleri ve Yasal Zorunluluklar” ana başlıklarında düzenlenecek iki toplantı ile yaşanan problemler tüm yönleriyle ele alınacak. 

Ayrıca kongremiz süresince, genç mühendisler ve sektörde çalışacak ara teknik elemanlar için 5 adet kurs düzenlenecektir. Kongrede düzenlenecek kurslar “Hidrolik Sistemlerde Bağlantı Tekniği”, “Temel Hidrolik Devre Elemanları ve Uygulama Teknikleri”, “Sızdırmazlık Elemanları Montaj Teknikleri”, “Kompresör Seçimi ve Basınçlı Hava Tesisatı, Hava Kaçaklarının Önlenmesi ve Pnömatikte Enerji Verimliliği” ve “Mobil Valfler – Seçim Kriterleri ve Uygulama Esasları” olarak belirlenmiştir.

Üniversitelerin mühendislik bölümlerinde lisans ve yüksek lisans eğitimi alan öğrencilerin hidrolik ve pnömatik konularında hazırladıkları bitirme projelerini desteklemek, nitelikli bilimsel çalışmaları ödüllendirmek amacıyla bu yıl ikincisini düzenlediğimiz “Üniversite Öğrencileri İçin Hidrolik Pnömatik Proje Yarışması”nın ödül törenini ve dereceye giren projelerin sunumlarını da kongremiz kapsamında gerçekleştireceğiz.

Sektör bileşenleri arasındaki iletişim arttırmayı, ilgilileri yeni teknolojilerle tanıştırmayı amaçlayan sergimize ise 40’a yakın firma katılacaktır. 

Hidrolik pnömatik sektöründe ürün ve hizmet üreten, uygulayan kuruluşlardaki çalışanları, akademisyenleri ve sivil toplum örgütlerinde görev yapan kişileri aynı masa etrafında toplayan bir platform olma özelliği taşıyan kongremizde, sektörde faaliyet gösteren herkesin söz almasını diliyoruz.”

MMO Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ekber ÇAKAR ise şöyle konuştu: 
“Meslek ve meslektaşın korunması, geliştirilmesi ve uzmanlık alanlarımızla ilgili mesleki bilgi birikimi ve örgütsel gücümüzün ülkemizin kalkınması ve halkımızın yararına sunulması, üye sayısı 80 bini aşan Odamızın ana iki faaliyetidir. Meslek ve uzmanlık alanlarımız ve bağlantılı sektörler üzerine ve çoğu hidrolik pnömatikle bağı bulunan; asansörden tesisata, tekstil teknolojilerinden işçi sağlığı ve iş güvenliğine, uçak ve havacılıktan endüstri mühendisliğine, kaliteden kaynağa, makina tasarımından tıbbi cihaz teknolojilerine, demir çelikten otomotiv ve bakım teknolojilerine dek her çalışma döneminde düzenlediğimiz kongre, kurultay, sempozyum etkinlikleri; meslek içi eğitim ve belgelendirme; teknik mevzuat, onaylanmış kuruluş, akreditasyon çalışmaları; mesleki denetim, bilirkişilik–ekspertizlik, teknik ölçüm hizmetleri; ilgili raporlar ve zengin yayın çalışmaları bu kapsamda yürütülmektedir. 

Hipkon’un katkıları
Tamamen bir mühendislik alanı olan hidrolik pnömatiğe ilişkin 10 yıldan beri düzenlediğimiz kongrelerimizin; ürün tasarımından imalata, kullanım alanlarına, satış ve bakım hizmetlerine kadar sürecin her aşamasında üyelerimizin görev yaptığı sektörün geliştirilmesi ve korunması açısından öncü bir rol üstlenmiş ve önemli işlevleri yerine getirmiştir. 
Bu sayede sektör içinde iletişimin oluşması sağlanmıştır. Bu alanda çalışan kişi, kuruluş ve kurumlar sektör denilebilecek bir bütünün parçası olduklarını fark etmiştir. 

Mühendislik uygulamaları, Ar-Ge, inovasyon ve yerli üretimin önemi anlaşılmıştır. 
Sektörün ilk örgütlerinden olan AKDER, kongre platformlarının katkısıyla gelişmiş; yasa, yönetmelik, standartlara yönelik çalışmalar başlamıştır. 

Kongrelerin akademik dünyada yarattığı etki ile makina mühendisliği bölümlerinde hidrolik pnömatik seçmeli ders olarak verilmeye başlanmıştır. 
Basılı/yazılı eser geleneği bulunmayan bu alanda çok az olan Türkçe yayın sayısı artmış, sektörel yayın hareketliliği oluşmuştur. Bu kapsamda Odamız da; beş adet bildiri, beş adet sektörel sorunların tartışıldığı panel kitabı yanı sıra “Pnömatik İletim Temel Bilgileri”, “Hidrolik Devre Elemanları ve Uygulama Teknikleri”, “Pnömatik Devre Elemanları ve Uygulama Teknikleri”, “Basınçlı Hava Tesisatı”, “Hidrolik Pnömatik Türkçe-Almanca-İngilizce Sözlük” yayımlamış; bunların dışında asansör tesisat, otomatik kontrol ve diğer uzmanlık alanlarımızla ve hidrolik pnömatik ile bağlantılı çok sayıda kitap basımı yapmıştır. 
Tüm bunların 9–10 yılda gerçekleşmiş olması çok önemlidir, gurur vericidir. 

Durgunluk dönemi kapıda
Bu gelişmelere karşın bizi kuşatan ve içinde bulunduğumuz genel ve özel koşulları da gerçekçi bir biçimde paylaşmamız gerektiğini düşünüyoruz. Dünyayı saran krizin ülkemize yansımaları ile 
Türkiye ekonomisinin yapısal sorunları, daha özelde imalat sanayi, makina imalat sanayi ve hidrolik pnömatik sektörünün sorunlarının iç içe geçtiğini saptamak durumundayız. 
Bu çerçevede 31 yıllık serbestleştirme sürecinde sanayide sübvansiyonların büyük ölçüde kaldırıldığı, KİT yatırımlarının durdurulduğu, büyük ölçekli sanayi kuruluşlarının özelleştirildiği, sabit sermaye yatırımlarında gerileme yaşandığı, Gümrük Birliği hedefleri doğrultusunda tüm sektörlerde korumacılığın asgariye indirildiği, sanayimizin eşitsiz koşullarda küresel rekabete açıldığı birer gerçektir. 
İşte bu olgu ve süreçlerin koşullamasıyla, sanayi genelinde öz kaynaklardan çok ithal kaynaklar girdi olarak kullanılmış, küresel güçlerin dayattığı işbölümü ile fason üretim ve taşeronlaşma egemen kılınmış, kaynak tahsisinin iç ve dış 
piyasalar yoluyla sağlandığı bir modele geçilmiştir. 
Gelinen noktada, istihdam yaratmayan ve gerçekte sıcak para destekli sözde “büyüme” yıllarından ekonominin ölçeğinin küçüleceği, cari açık sorunuyla boğuşulacağı bir durgunluk dönemine girilmektedir. 
Hidrolik-pnömatik girdilerini yaygın olarak kullanan demir-çelik, makina imalat, iş ve inşaat makinaları, otomotiv, savunma, gıda, ambalaj, 
gemi inşa, sağlık, barajlar, otomasyon ve robot teknolojileri gibi sektör, teknoloji ve faaliyet alanlarının bu olumsuz koşullardan etkilenmesi ve bu etkilerin sürecek olması kaçınılmazdır. 

Hidrolik pnömatik sektöründe son durum
Türkiye’nin hidrolik pnömatik sektörünün teknoloji kullanımı ve projelendirme açısından dünyanın gerisinde kaldığı söylenemez. Hatta sistem üretme noktasında oldukça iyi durumda olduğumuzu söylemek mümkündür. Ama üretim açısından aynı durum söz konusu değildir. Bu noktada sektörün ana sorunları yerli üretim, AR-GE, sektörle ilgili teknolojik ve endüstriyel birikim, sermaye/finansman ve kalifiye işgücü yetersizlikleri ile yüksek girdi maliyetleri, ithal ürünlerin yerli üretime göre pazar paylarının yüksek oluşu ve dışa bağımlılık ile düşük verimlilik olarak sıralanabilir. 
Yerli üreticilerin 
ihracatta yaşadıkları sorunlar ve çoğunluğu KOBİ düzeyinde olan bu firmaların kamu desteklerinden yararlanmaları ve bilgilendirilmeleri ile ilgili ciddi eksiklikler yaşanmaktadır. Uzakdoğu’dan gelen denetimsiz, standartlara uygun olmayan ürünler de yerli üretimi olumsuz etkilemektedir. 
Ülkemizdeki hidrolik pnömatik sektör boyutu gelişmiş ülkelerin çok altındadır. Makina imalat sanayinde, uluslararası kriterlere göre hidrolik–pnömatik ekipmanlarının kullanım oranı 10 düzeyinde olması gerekirken, bu oranın çok daha düşük seviyelerde olduğu bilinmektedir. 
İzlenen bilim, teknoloji ve sanayi politikaları sonucu bugün yerli üretimde yüzde 65 oranında ithal girdi kullanılmakta, makina imalat sanayinde iç pazar talebinin yüzde 55’i ithal makinalarla karşılanmaktadır. Ne yazık ki makina üreticileri yerli devre elemanlarını yeterince kullanmamaktadırlar.
Gerekli önlemler alınmazsa çoğu 
KOBİ niteliğinde olmak üzere birçok işyeri tekrar üretimini durdurma, kapanma ya da büyük firmaların isteklerine tabi olma seçeneğiyle yüz yüze kalacaktır. 
Sektörün içinde bulunduğu sorunlara yetişmiş eleman eksikliği açısından da bakmak gerekiyor. Meslek liselerinde ve teknik liselerde hidrolik pnömatik bölümleri bulunmakta ve nispeten uygulama ağırlıklı eğitimler verilmektedir. Ancak hidrolik pnömatik teknolojisi o denli hızlı gelişmektedir ki, öncelikle eğitim kadrolarının sektördeki teknolojik gelişmeleri yakından izleyebilmeleri gerekmektedir. Odamız ve sektörel kuruluşların yaptığı, yapacağı çalışmalara üniversiteler ve sektörün vereceği destekle, sektörün bu konudaki eksiklerinin üzerine gidilebilecektir. 
Üniversiteler ve meslek yüksekokullarının laboratuvar olanakları bakımından teknik liseler kadar şanslı olmadığını da saptamamız gerekiyor. Hidrolik pnömatik eğitimi, kongrelerimizin de katkısıyla üniversitelerde son yıllarda seçmeli ders olarak verilmeye başlanmıştır. Son yıllarda AKDER ve Odamız tarafından düzenlenen eğitimler ile eğitim konusu biraz daha yaygınlık kazanmıştır. 

Dışa bağımlılığa son verilmeli
Türkiye’de yerli üretimin artması, ilgili sektörlerin üretim kapasitelerini artırmaları, kapasitelerini tam kullanmaları, ithalata yüklenmemek ve dışa bağımlılıktan kurtulmak ile olanaklıdır. Sektörün gelişimi bu önlemler ve yatırımlarla sağlıklı temellere kavuşacaktır. 
Yenilikçiliğe önem vermeyen, imal ettiği ürünleri devamlı olarak geliştirme çabasında olmayan, pazar ihtiyaçlarını gözleyip yeni modelleri programa almayan, bunları gerçekleştirmek için bünyesinde mühendis istihdam etmeyen kuruluşların ciddi sıkıntılar yaşamaları ve zorunlu olarak imalattan çekilmeleri veya fason üretime yönelmeleri kaçınılmazdır. 
Benzer bir şekilde CE işareti uyum çalışmaları da çok önemli bir mühendislik konusudur. Dışardan alınacak danışmanlık hizmeti ile bu işleri yürütmek, her yeni model için yeniden hizmet almak çok pahalı bir yöntemdir. Bu nedenle krize karşı firmalarımızda son yıllarda artan mühendis istihdamının düşmemesini ve artarak devam etmesini diliyorum.

24 Ağustos 2013 Cumartesi

WALTER TÜRKİYE SEKTÖRDE FARK YARATMAYA DEVAM EDİYOR

İstanbul, Kasım 2011 - Son geliştirilen kesici takım teknolojilerinin Türkiye pazarındaki tanıtımında büyük önem taşıyan ve artık bir gelenek haline gelen Walter Müşteri Günleri kapsamında, bu yıl Ankara ve İstanbul olmak üzere iki ayrı organizasyon düzenleyen Walter Türkiye, beş yüzü aşkın katılımcıyı ağırladı. 

30 Eylülde Ankara Rixos Otelinde, 21 Ekimde İstanbul Titanic Business Otelinde verilen davetlerde yeni nesil torna uçlarından, kesici takım yönetimine kadar birçok yenilikler müşterilerin beğenisine sunuldu. İstanbuldaki davet öncesi birde basın toplantısı veren
Türkiye Genel Müdürü Fatih Çelik ve Batı Avrupa Satış Direktörü François Birklé, geniş ürün yelpazesinden üretim tesislerine, branşlara yönelik çözüm ortaklığından Walter’in global faliyetlerine kadar kapsamlı bir şirket tanıtımı sunarken, bir yandan da basın çalışanlarının sorularını yanıtladılar. 

Sunumlar için son hazırlıkların tamamlanmasının ardından, ihtişamlı fuaye alanlarında verilen kokteyllerde misafirlerini tek tek karşılayan Walter ekibi, keyifli bir atmosferde davetliler ile tanışma ve sohbet etme imkanı da buldu. 

Pazardaki şüphesiz en başarılı kesici takım malzemelerinden biri olan Tiger•tec® Silver ailesine torna uçlarının da eklenmesi ile Eylülde Almanyanın Hannover kentinde düzenlenen uluslararası EMO fuarında büyük yankı uyandıran Walter, yeni nesil torna uçları ile 
Türkiyede’de ilgi odağı oldu. İstanbul’daki davette proje ve uygulama mühendisi Saygın Bakır eşliğinde tanıtımı bizzat sunan torna grubu ürün müdürü Gerd Kussmaul, eşsiz Tiger•tec® Silver CVD-kaplamasının yeni geometriler ile birleşmesiyle sağlanan yüzde 75’e varan performans artışı ile çeliğin tornalanmasının daha verimli hale geldiğini ve proses güvenirliğinin arttığını açıkladı. Torna uçlarının yanı sıra, yeni kanal açma teknolojilerine de değinen Kussmaul, sunumu ile büyük ilgi gördü. Ardından Key Account sorumlusu Erkan Demirci’nin hazırlayıp sunduğu ‘EMO Highlights’ ile Walter standlarında yer alan diğer yeni ürünler ve Walter’in AR-GE çalışmalarındaki üstün başarısını göz önüne getiren gelecek teknolojileri tanıtıldı. Verilen kahve molasının ardından toplantının ikinci bölümünde Walter Multiply markası altında sunulan kesici takım yönetimi çözümleri ele alındı. Örneğin, Walter Productivity Services (WPS) ile işleme verimliliği arttırılarak, daha düşük parça maliyeti hedefleniyor. Bunun için özel olarak geliştirilmiş ve 2011 yılında tamamen yenilenmiş olan Walter Multiply Vending Machine ( Otomatik takım yönetim sistemi) canlı bir gösteride Multiply ürün müdürü Manuel Dunst tarafından müşterilere tanıtıldı. 

Bir yıl içerisinde İstanbul, Ankara, 
Bursa, İzmir ve Konya’da yedi ayrı müşteri günü düzenleyen ve yaklaşık 1200 konuğu ağırlayan Walter Türkiye, etkin tanıtım yöntemi ile önemli bir başarı elde etti. Pazardaki şirket ve marka bilinirliğini arttırmanın yanı sıra, müşteri günlerinde daha yoğun ve etkili iletişim kurma imkanı sağlanıyor. Müşterilere yeni geliştirilen üstün teknolojilerin sunulması ve özellikle Almanya merkezden davet edilen konuşmacılarla tanışma fırsatı verilmesi, Walter adına pozitif bir imaj yaratırken, aradaki bağları güçlendiriyor.

Ürün tanıtımlarının ardından konukların heyecan ile beklediği akşam programına geçildi. Gala mönüsü servisi başlar başlamaz, bir açılış konuşması yapan Fatih Çelik, katılımlarından dolayı konuklara yürekten teşekkür ederken, Walter’e gösterilen büyük ilgi karşısındaki memnuniyetini dile getirdi. Performansları ile geceyi renklendiren canlı müzik gruplarına misafirlerinde eşlik etmesi ile birlikte hem Ankara’da hem İstanbul’da tam anlamıyla bir şölen havası yaratıldı. Kimi zaman coşkulu, kimi zaman hüzünlü türküler hep bir ağızdan söylendi, artan tempo ile dans pistinde halaylar çekildi .

23 Ağustos 2013 Cuma

CİRO VE SİPARİŞ ENDEKSLERİ ORANLARI

Sanayinin alt sektörleri incelendiğinde, Kasım ayında, bir önceki yılın aynı ayına göre, madencilik ve taş ocakçılığı endeksi yüzde 43,4, imalat sanayi endeksi ise yüzde 28 artış kaydetti. Ana sanayi grupları sınıflamasına göre 2011 Kasım ayında en yüksek artış yüzde 43,7 ile enerjide görüldü. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Kasım 2011 dönemine ilişkin ''Sanayi Ciro ve Sipariş Endeksleri''ni yayımladı. Buna göre, Sanayi Üretim Anketi kapsamında yer alan imalat sanayi ile madencilik ve taş ocakçılığı kısımlarında bulunan iş yerlerinden 2005=100 temel yıllı oluşturulan Sanayi Ciro Endeksi, 2011 Kasım ayında, 2010'un aynı ayına kıyasla yüzde 28,5 artış, bir önceki aya göre ise yüzde 13,6 azalış gösterdi. 

İmalat sanayi alt sektörlerinin Kasım ayında, 2010 yılının aynı ayına göre yüzde değişim oranları incelendiğinde, en yüksek artışın yüzde 44,6 ile makina ve teçhizat hariç fabrikasyon metal ürünleri imalatında gerçekleştirildiği görüldü. Bunu yüzde 40,5 ile kok kömürü ve rafine edilmiş petrol ürünleri imalatı izledi. 

-Sipariş endeksi- 
Sipariş Endeksinin Kasım ayında, 2010 yılının aynı ayına göre değişim oranları incelendiğinde, en yüksek artış oranı yüzde 46,9 ile makina ve teçhizat hariç fabrikasyon metal ürünlerinin imalatında görüldü. Bunu yüzde 43,9 ile başka yerde sınıflandırılmamış makina ve ekipman imalatı takip etti. Avrupa Birliği düzenlemelerine göre, imalat sanayi kısmında siparişle çalışan faaliyetlerde bulunan ve Sanayi Üretim Anketi'nin kapsamına giren iş yerlerinden, 2005=100 temel yıllı oluşturulan Sanayi Sipariş Endeksi de 2011 Kasım ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 28,7 oranında arttı, bir önceki aya göre ise yüzde 11,7 azaldı. 


21 Ağustos 2013 Çarşamba

BLASER SWİSSLUBE, ÜRÜN KALİTESİYLE SEKTÖRDE ADINDAN SÖZ ETTİRİYOR

Dünya çapında 83 şirketi, 4 üretim tesisi bulunan ve Türkiye’de 5.yılını tamamlayan Blaser Swisslube, ürün kalitesiyle sektörde adından söz ettiriyor. Blaser Swisslube Türkiye Genel Müdürü Hayrettin Kulgat yapmış oldukları çalışmalar ve sektöre ilişkin gelişmeler hakkında bizleri bilgilendirdi.

2011 yılı ve 2012 beklentileri 

Biz her sene büyüyen bir şirketiz. 2011 yılını bir önceki yıla oranla ciddi bir büyüme ile kapattık. Türkiye ekonomisinin genel olarak güçlü olması ve Avrupa’daki durgunluktan çok fazla etkilenmemiş olmasının bu duruma önemli katkısı oldu. 2012 yılından beklentimiz ise Avrupa ülkelerinde yaşanacak gelişmelere bağlı diyebiliriz. Avrupa ülkelerinin geneline baktığımız zaman Türkiye onlara nazaran çok daha iyi konumda ama birde şunu görmek lazım. Almanya’yı baz alarak konuşalım: Almanya’nın ekonomik verileri yüksek olarak biliniyor.Ama neye göre? Bu ülkenin alt yapı hazırlanmış ve sabit. Birçok anlamda gelişimini tamamlamış.Türkiye’de eksiklerimiz çok ve bu eksikleri devamlı tamamlamaya çalışıyoruz. Haliyle oradaki büyüme rakamları bize göre daha yüksek oluyor. Fakat diğer AB ülkelerinin çoğuna göre iyi durumda olduğumuzu da söylemek gerekiyor.

Blaser Swisslube Türkiye


 Blaser Swisslube Türkiye 2007 yılında kuruldu ve faal olmaya başladı. Türkiye’de 5.yılını tamamlamakta ama ana tarihi 1936 yılıdır. Dünyanın dört bir çapında 83 şirketi bulunmaktadır. 4üretim tesisi var ve bunlar İsviçre Ana Merkez olmak üzere Amerika, Çin ve Hindistan. Ürün ve hizmet anlamında daha çok metal işleme sektöründe, metal işleme tedarikini sağlamak. Tabi ki bizi burada rakiplerimizden ayıran bir durum var ise; biz direk çözüme odaklanıp soruna yönelik çözüm bulmak için özen gösteriyoruz. Şuan markamız Türkiye’de çok ciddiye alınan, herkes tarafından tanınan ve rakiplerimiz tarafından da son nokta denilen bir marka konumundadır. 

2M KABLO KALİTE VE GÜVENİLİRLİĞİNİ DESTEKLEDİ

1993 yılında kurulan ve ilk günden itibaren kaliteli ürün üretimi ve değişen endüstri ihtiyaçlarına uygun çalışmalar yapan 2M Kablo, “Alçak gerilim kabloları tasarımı ve üretimi” faaliyeti kapsamında OHSAS 18001 Belgesi almaya hak kazandı. 

Alçak gerilim kablolarını 2MKAB; ses ve video kablolarını LOOKAB; yangına dayanıklı kabloları ise FireKab markaları altında birleştiren firma, ulusal ve uluslararası standartlara göre ürettiği ürünlerin yanı sıra, özel müşteri şartnameleri ve isteklerine göre de üretimler yapıyor. Cirosunun 40’ını ihraç eden 2MKABLO, 
ihracattaki başarısını 2008 yılında İstanbul Ticaret Odası tarafından layık görüldüğü “En Başarılı İhracatçı” ödülü ile de tescilledi. İstanbul’daki Perpa Ticaret Merkezi’nde yurtiçi satış merkezi, Ankara’da satış ofisi, Antalya ve İzmir’de satış noktaları bulunuyor. Ayrıca Moskova’da 2005 yılından itibaren bir satış ofisi, depo ve stoklarıyla hizmet veriyor. 

İş sağlığı ve iş güvenliği yönetim sistem sertifikası: OHSAS 18001 
2011 yılı sonunda alçak gerilim kabloları grubunda, OHSAS 18001’ı alarak iş sağlığı ve güvenliği konusunda sektöründe güvenirliğini ispat eden firma, çalışmalarına OHSAS 18001 güvencesiyle devam ediyor. 
İşletmelerde karşılaşılan en önemli insan kaynakları sorunlarından biri, çalışanların emniyetli ve sağlıklı bir çalışma ortamına sahip olmamalarıdır. İşletmelerin daha iyi rekabet koşullarına ulaşabilmesi için çalışanların iş sağlığı ve güvenliği konusunda planlı ve sistemli çalışmalar yürütmeleri gerekmektedir. Bu nedenle 2M KABLO, işyerinde çalışanların sağlığını ve güvenliğini etkileyebilecek uygulamaların sistematik olarak kontrol altında tutulmasını öngören OHSAS 18001 standardını şirket olarak benimseyen ve akredite bir kuruluş tarafından denetlenerek OHSAS 18001 belgesini aldı.

2M KABLO Sistem Yönetim Müdürü Özlem Kolege; OHSAS 18001 bir yandan kuruluşların yasal standartlarla olan uyumunu gösterirken öte yandan iş ortamının sürekli iyileştirilmesi sayesinde işyerindeki üretkenliği ve verimi arttıran bir belge olduğunu belirtiyor. Aynı zamanda belgenin 2012 stratejileri açısından firmayı besleyerek daha da üretken olmasını sağladığını vurguluyor.

2M KABLO yenilikçi ürünlerle sektördeki öncülüğü sürdürüyor. 
Ürün yelpazesine her ay ortalama 70 adet yeni çeşidin katılmasıyla yenilikçi anlayışını sürekli koruyan 2MKABLO, bu sayının yaklaşık 15’lik bölümünü özel ürünler için ayırıyor. 

Üretimin 40’ını ihraç eden 2MKABLO’nun 
ihracat yaptığı ülkelerden bazıları; Fransa, İngiltere, Almanya, İsviçre, Hollanda, Danimarka, Portekiz, K.İrlanda, Kanada, Rusya, Bulgaristan, Slovenya, Slovekya, Letonya, Çek Cumhuriyeti, Makedonya, Macaristan, Sırbistan, Arnavutluk, Gürcistan, Özbekistan, Türkmenistan, Azerbaycan, Irak, İran, Suriye, Lübnan, Birleşik Arap Emirlikleri, Ürdün, Sudan, Yunanistan, Malta, KKTC, Pakistan, Mısır, Umman, Kuveyt, Meksika, Vietnam, Tayland olarak sıralanabilir.. 


20 Ağustos 2013 Salı

SİEMENS, WIN’12 FUARI’NDA

Siemens, Türkiye ve içinde bulunduğu bölgenin endüstri dünyasını bir araya getiren WIN’12 Fuarı’nda yine adından söz ettirmeye hazırlanıyor. İki ayrı stand ile fuara katılan Siemens, etkinliğin en büyük alanına sahip firma olarak dikkat çekiyor. Siemens, WIN’12’de farklı sektörlere yönelik verimlilik odaklı çözümlerini ziyaretçiler ve katılımcılarla paylaşmaya hazırlanıyor. Enerji verimliliğine yönelik ürün ve çözümleriyle dünyanın sürdürülebilirliğine katkıda bulunan Siemens, yenilikçi yaklaşımlarını WIN’12 Fuarı’nda geniş bir portföy sergilemeye hazırlanıyor. 

Geleceğin enerji yönetim metodu olarak tanımlanan Akıllı Şebekeler’in sunduğu avantajların sergileneceği Siemens standında, üretkenlik değerlerini yükseltici sürdürülebilirlik odaklı çözümler bir arada bulunacak. Geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi yine fuarın en ilgi çeken alanı olması beklenen Siemens standında mevcut ürün ve çözümlerin yanında Türkiye’de ilk kez tanıtılacak olan ürün ve teknolojiler de yerini alacak. 

WIN’12’de geçtiğimiz yıl olduğu gibi iki farklı standla fuarda yerini alacak olan Siemens, 2 no’lu salondaki 300 metrekarelik standında endüstriye yönelik enerji verimliliği odaklı otomasyon ve hız kontrol sistemleri ile RFID çözümlerini tanıtırken, yine aynı salonda Simatic ailesinin farklı üyeleri hakkında ziyaretçilere bilgi verilecek. Sunduğu otomasyon çözümleriyle binalardaki konfor ve enerji verimlilik oranlarını yükselten Bina Teknolojileri bölümünün de bulunacağı Siemens standında, Türkiye’nin 
ihracatına katkıda bulunan orta gerilim panolarının yanı sıra alçak gerilim pano sistemleri de sergilenecek. 2 no’lu salonun hemen girişinde yer alacak olan Siemens standında ayrıca, endüstriyel otomasyon eğitimleri veren SITRAIN, enerji verimliliği konusunda eğitim veren Siemens Akademi ve enerji sektörüne yönelik eğitimlere başlayan yeni Power Academy de yerini alacak. 
Akıllı Şebekeler’deki tüm yenilikler 1 no’lu salonda 
Geçtiğimiz yıl yalnızca Siemens standlarının değil, fuar genelinin de en çok ilgi gören Akıllı Şebekeler’deki son yenilikler de yine 1 no’lu salonda bulunuyor. Siemens’in Ar-Ge çalışmalarının önemli bir bölümünü Türkiye’de gerçekleştirdiği Akıllı Şebekeler için kurulan yeni Ar-Ge Merkezi hakkında detayların paylaşılacağı alanda ayrıca enerji verimliliği odaklı bina teknolojileri uygulamaları ile petrol ve gaz sektörüne yönelik Siemens’in yeni sunduğu ürünler tanıtılacak. Üretkenlik ve enerji verimliliği sağlayan Bina Teknolojileri çözümlerinin yer aldığı bu özel salon, Siemens’in Altyapı ve Şehirler Sektörü altında sunduğu yenilikçi çözümleri de içerecek. Gebze’de üretimi gerçekleştirilen ve dünya genelinde 80 ülkeye ihraç edilen orta gerilim panoları ile buna uygun ürün ve çözümlerin de yerini alacağı Siemens WIN’12 özel salonunun fuarın en çok ziyaret edilen salonu olması bekleniyor. 

Profesyoneller için özel seminer alanları 
Siemens, her yıl olduğu gibi bu yıl da teknik detayları özel hazırladığı seminer alanlarında ziyaretçilerle paylaşacak. 1 no’lu salonda oluşturulan özel seminer odaları haricinde fuar toplantı salonlarındaki panellerde de yerini alacak olan Siemens uzmanları, WIN’12 Fuarı’nda sunulan ürün ve teknolojiler hakkında kapsamlı bilgi paylaşımı gerçekleştirecek. 

Fuar alanından canlı yayın 
Siemens, fuar alanını ziyaret edemeyenler içinse canlı yayın dahil olmak üzere özel hazırlıklar yapıyor. Gün boyu fuar alanında gerçekleştirilecek çekimler Mobility Channel üzerinden televizyon izleyicileriyle paylaşılırken, bu çekimler arasında Siemens yetkilileriyle yapılmış özel röportajlar da bulunacak. Yapılan çekimler ayrıca WIN’12 Fuarı için özel olarak hazırlanan siemens.com.tr/win12 adresinden ve Siemens’in Facebook ve Twitter’daki sosyal medya kanallarında da yerini alacak.

Genç ziyaretçiler için özel hazırlık 
Fuarı ziyaret eden ve Türkiye’nin dört bir yanından gelen teknik lise öğrencilerinin konuları daha iyi anlaması için özel bir hazırlık yapan Siemens, bu amaçla fuar alanına özel cihazlar getiriyor. 1 no’lu salonda bulunan özel simulatör ve Playmotion ekipmanları, Siemens teknolojilerinin günlük yaşamımızda aslında ne kadar fazla alanda kullanıldığını net bir şekilde gözler önüne serecek. Simulatör deneyimi yaşayan katılımcılar bu özel ortamın sunduğu farklı boyutlarla eğlenceli ve bilgilendirici bir yolculuğa çıkarken, fuar alanına getirilecek olan dev dokunmatik ekran ise Siemens ürün ve çözümlerini tanımak isteyenlerin beğenisine sunulacak. 1 no’lu salonda bulunan ve Siemens teknolojileriyle geliştirilen hibrid Ford Transit Cargo ise, sahip olduğu özelliklerle çevreci bir aracın nasıl olması gerektiğine dair bilgi alınmasını sağlayacak. 



19 Ağustos 2013 Pazartesi

BREEAM YEŞİL BİNA SERTİFİKASI

Schneider Electric, son olarak Manisa Fabrikası ile halihazırda kullanımda olan binalar için verilen in-use kategorisi BREEAM Yeşil Bina Sertifikası’nı almaya hak kazandı. Schneider Electric Manisa Fabrikası, Türkiye’de bu sertifikaya sahip olan ilk fabrika binası olmasıyla da önem gösteriyor. BREEAM Yeşil Bina Sertifikası, sürdürülebilir ve sağlıklı binalara veriliyor. Schneider Electric’in Manisa Fabrikası, Türkiye’de in-use kategorisi BREEAM Yeşil Bina Sertifikası almaya hak kazanan ilk fabrika binası oldu. Tasarım, yapım ve işletme performansı açısından incelenen fabrikanın çevre dostu özellikleri tescillendi. Schneider Electric, enerji verimliliği danışmanlığı yetki belgesiyle, işletmelere entegre bina otomasyon sistemleri sunarken, kendi üretim tesislerini unutmuyor ve dünya kaynaklarının sürdürülebilirliği için öncülük ediyor.

BREEAM Sertifikası almaya hak kazanan Schneider Electric Manisa Fabrikası, benzer üretim yapan fabrikalara göre daha az enerjiye ihtiyaç duyuyor ve kaynakları daha verimli kullanıyor. İsletme giderleri de benzerlerine göre düşük olan binanın kullanım ömrü daha uzun. BREEAM Sertifikası sahibi binalar, çalışanlar için daha sağlıklı ortamlar sunmaları açısından da fark gösteriyor.Dünyanın en yaygın çevre dostu bina değerlendirme ve sertifika sistemi BREEAM, binaları tasarım, yapım ve işletme performansı gibi on ana başlık altında inceliyor. Değerlendirme sonucunda, binalar performanslarına göre notlanıyor ve çevreci özelliklerine göre Pass, Good, Very Good, Excellent ve Outstanding olmak üzere derecelendiriliyor.


Schneider Electric’in Manisa Fabrikası’ndan ortalamanın üstünde başarı 

Çevre Dostu Yeşil Binalar Derneği Başkan Yardımcısı ve TURKECO İnşaat ve Enerji Ltd. CEO'su Dr. Duygu Erten ise yaptığı değerlendirmede, İngiliz Yeşil Bina Araştırma Kurumu (BRE) tarafından geliştirilen ve enerji verimliliği ve sürdürülebilirlik alanında birçok kritere göre yapılan inceleme sonucu yeşil bina standartlarına uyduğu kanıtlanan binanın, BREEAM sertifikasının Very Good ve Excellent olarak iki en yüksek kategoride almasının sektörde örnek teşkil etmesini dilediklerini belirtti. Enerji yönetimi konusunda dünya çapında uzman Schneider Electric’in Manisa Fabrikası “asset” kategorisinde “very good”, "building management" kategorisinde ise “Excellent” derecesinde skor elde etmesiyle de dikkat çekiyor. Schneider Electric Enerji Verimliliği Müdürü Cihan Karamık; “Dünyada “asset” kategorisinde verilen tüm sertifikaların sadece 13’ü “very good”̀̀̀̀̀̀̀̀; "building management" kategorisinde ise tüm sertifikaların sadece 3'ü “Excellent” derecesine sahip. Tüm dünyada yürütülen BREEAM sertifikasyon işlemlerinde Outstanding skoru ise bugüne dek hiçbir bina tarafından elde edilemedi. Schneider Electric Manisa Fabrikası, BREEAM skoru açısından ortalamanın üstünde bir başarı seviyesi gösteriyor.” sözleriyle Schneider Electric’in BREEAM başarısını değerlendirdi.




17 Ağustos 2013 Cumartesi

ÜRÜN KALİTESİYLE SEKTÖRDE ADINDAN SÖZ ETTİREN “BLASER SWİSSLUBE “

 Dünya çapında 83 şirketi, 4 üretim tesisi bulunan veTürkiye’de 5.yılını tamamlayan Blaser Swisslube, ürün kalitesiyle sektörde adından söz ettiriyor. Blaser Swisslube Türkiye Genel Müdürü Hayrettin Kulgat yapmış oldukları çalışmalar ve sektöre ilişkin gelişmeler hakkında bizleri bilgilendirdi. 

Biz her sene büyüyen bir şirketiz. 2011 yılını bir önceki yıla oranla ciddi bir büyüme ile kapattık. Türkiye ekonomisinin genel olarak güçlü olması ve Avrupa’daki durgunluktan çok fazla etkilenmemiş olmasının bu duruma önemli katkısı oldu. 2012 yılından beklentimiz ise Avrupa ülkelerinde yaşanacak gelişmelere bağlı diyebiliriz. Avrupa ülkelerinin geneline baktığımız zaman Türkiye onlara nazaran çok daha iyi konumda ama birde şunu görmek lazım. Almanya’yı baz alarak konuşalım: Almanya’nın ekonomik verileri yüksek olarak biliniyor. Ama neye göre? Bu ülkenin alt yapı hazırlanmış ve sabit. Birçok anlamda gelişimini tamamlamış. Türkiye’de eksiklerimiz çok ve bu eksikleri devamlı tamamlamaya çalışıyoruz. Haliyle oradaki büyüme rakamları bize göre daha yüksek oluyor. Fakat diğer AB ülkelerinin çoğuna göre iyi durumda olduğumuzu da söylemek gerekiyor.

Blaser Swisslube 
Türkiye 2007 yılında kuruldu ve faal olmaya başladı. Türkiye’de 5.yılını tamamlamakta ama ana tarihi 1936 yılıdır. Dünyanın dört bir çapında 83 şirketi bulunmaktadır. 4üretim tesisi var ve bunlar İsviçre Ana Merkez olmak üzere Amerika, Çin ve Hindistan. Ürün ve hizmet anlamında daha çok metal işleme sektöründe, metal işleme tedarikini sağlamak. Tabi ki bizi burada rakiplerimizden ayıran bir durum var ise; biz direk çözüme odaklanıp soruna yönelik çözüm bulmak için özen gösteriyoruz. Şuan markamız Türkiye’de çok ciddiye alınan, herkes tarafından tanınan ve rakiplerimiz tarafından da son nokta denilen bir marka konumundadır. 


16 Ağustos 2013 Cuma

KAPASİTE ARTIRIMINA YÖNELİK YATIRIM YAPARAK 40 BÜYÜME HEDEFLENİYOR

Esnek bir imalat yapılarının olduğunu ve müşterilerinin ihtiyaçlarına yönelik makine ve ekipman ihtiyaçlarını rekabetçi fiyatlar ile karşıladıklarını belirten Penbegüllü, güçlü makina altyapıları ile MDF, sunta, kontraplak, parke tesislerinin; zımpara besleme ve istifleme, pres giriş ve çıkışı besleme ve istifleme, yıldız soğutucu, kollu plaka besleme ve istifleme, vakumlu altlık ve üstlük besleme, vidalı-zincirli-bantlı-rulolu-konveyörler, Amerikan kapı panel hattı, paket çevirme makinesi, hidrolik yük kaldırma platformları, paslanmaz reaktör eşanjör filtre ve depolama tankları, silo, siklon ve boru hatları, pres üstü paslanmaz egzoz sistemi imalatı, talaş kurutma sistemi imalatı, ağır çelik yapılar ve birçok makine ve ekipmanların imalatı ile montajını yaptıklarını dile getirdi. Yıl içinde kapasite artırımına yönelik yatırım yapacak olan Patent Makine, 40 büyüme hedefliyor 
Proje bazlı endüstriyel tesislerin mekanik imalat ve montajını 35 yıllık tecrübesiyle yapan Patent Makine ağırlıklı olarak MDF, yonga levha(sunta), kontraplak ve plaka bazlı ağaç sektörü için makine ve ekipman üretimini yapıyor. 6200 metrekare kapalı alana sahip olan tesislerindeki 70 kişilik ekiple çalıştıklarını ifade eden, yerli ve yabancı birçok firma tarafından tercih edildiklerini söyledi.

2011 yılında tam kapasiteyle çalıştıklarını ve 30’luk bir büyüme elde ettiklerini vurgulayan Penbegüllü, bu yıl içinde kapasite artırımına yönelik yatırım yapacaklarını dile getirdi. Ayrıca makine altyapılarına yeni makinalar kazandıracaklarını ifade eden Penbegüllü, bu yatırımlar ile işçilik ve imalat sürelerinin azalacağını söyledi. Pazarlama faaliyetlerine de ağırlık vereceklerini belirten Penbegüllü, yıl içinde 40 büyüme hedeflerinin bulunduğunu sözlerine ekledi. 

Bununla birlikte yerli malı teşvik kanunu ile yatırımcıların kendilerine daha fazla yöneleceklerini belirten Penbegüllü, başta ağaç sektörü, proje bazlı üretim hatları ve endüstriyel tesisler olmak üzere sektörde büyümeye emin adımlarla devam ettiklerini vurguladı. Son olarak özel bir Ar-Ge birimlerinin olmadığını ancak proje tasarım departmanlarının Ar-Ge gibi çalıştığını ifade eden Penbegüllü, bu alanda sürekli olarak tasarımlar geliştirdiklerini ve geri bildirim olarak müşterilerinden gelen talepler doğrultusunda çalışmalar yaptıklarını sözlerine ekledi. Yaptıkları yatırımlar ve kararlar ile ilk 3 aydaki sözleşmeler doğrultusunda hedeflerine yaklaştıklarını ifade eden Penbegüllü “Yerli yatırımcılara Avrupa kalitesinde sistemler teslim ediyoruz. Artık kullandığımız bu sistemleri yurt dışından getirmeye gerek kalmadı ve bu alandaki ithalatı kapatmaya biraz katkımız oldu. Ayrıca global firmalarda artık bizi kabullendi ve bize projelerinin imalatını yaptırıyorlar” dedi. Proje bazlı iş yaptıkları için 
ihracat oranlarının değişkenlik göster diğini ancak genel olarak 20 seviyelerinde yer aldığını belirten Penbegüllü; Almanya, Slovakya, Macaristan, Bulgaristan ve Romanya’nın yanı sıra Türki cumhuriyetlere de ihracat gerçekleştirdiklerini söyledi.